DEMİR YIĞINI OYUNCAKLARIN DOĞUŞU: TANKLARIN ÇAĞI

tarafından Zeynep Karadağ
0 yorum 474 görüntüleyenler

DEMİR YIĞINI OYUNCAKLARIN DOĞUŞU: TANKLARIN ÇAĞI

      Bu blog yazımda tankların doğuşu ve devletler üzerindeki etkisinden söz edeceğim. Demir yığını bir aracın mucizevi bir savaş makinesine dönüşme hikayesine yakından bir bakış atacağız.
      1. Dünya Savaşı… 4 milyondan fazla asker, şarapneller, ağır tüfekler, korunması imkansız toplar… Ağır savaş şartları yüzünden sürekli artan yenilgi ihtimali ve can kaybı üzerine Avusturyalı mucit Gunther Burstyn, ordunun askerlerini korumaya öncelik vererek kalın çelik levhalarla korunan savaş gemilerinden ilham alarak, denizde değil de karada giden bir torpido botu fikriyle tank çağının temellerini attı. 8 yıl süren çalışmaları sonucu orduya şu fikirle gitti: Motorlu bir zırhlı araç, dönen tareti sayesinde bir yöne giderken ters yöne ateş edecek. Zırhı kalın çelik panellerden oluşacak, çukur ve engelleri geçebilmek için öne ve arkaya uzayabilen kolları olacak. Fakat bu modern tankın ilk detaylı konsepti hem Avusturya-Macaristan hem de Alman İmparatorluğu tarafından reddedildi ve hiçbir prototip üretilmedi. 1. Dünya Savaşı’nda, Alman cephesinin kullandığı toplar düşman cephenin işini son derece zorlaştırıyordu. Savaşta toplar bu kadar revaçtayken ve savaş şartlarından dolayı hammadde yokluğu söz konusuyken askerler motorlu ve zırhlı bir aracın üretilmesini gerekli görmedi. Oysaki tank; korunmak, yüksek ateş gücüne sahip olmak ve aynı zamanda hareket edebilmek anlamına gelecekti.

      Savaş ilerledikçe devletler değişik savunma yolları deniyordu. Siperler kazılıyor, aşılması zor dikenli teller örülüyor, düşman mevzilerinin altından geçen tüneller kazıp patlayıcı döşeniyor ve zehirli gazlar kullanılıyordu. Nihayet İngilizler tank fikrine sıcak baktı ve dikenli telleri yararak aracın ağırlığıyla birlikte ezip geçmeyi hedefleyen bir prototip ürettiler. “Little Willie” ilk tank prototipi olmasıyla birlikte savaş gemilerinden esinlenerek tasarlandı. Su tankına benzediği için kod adı olarak “tank” kullanıldı. Eğer karadan giden savaş gemisi deselerdi amaçlarını açığa çıkarmış olacaklardı.

      İngilizlerin ürettiği ağır tank modellerinden bir diğeri ise Little Willie’nin geliştirilmiş ve daha uzun hali olan 1915 üretimli “Mother” veya “Mark 1” adlı prototip, 57 mm topa ve her iki tarafında birer Hotchkiss makineli tüfeğe sahipti. Geniş ve derin siperleri geçmek için tasarlanan bu tank, rayın yüksek tırmanma yüzüne sahip sıra dışı bir eşkenar dörtgen şekilliydi, ağaçları ve telleri ezip geçen dev bir oyuncak gibiydi. 105 beygirlik motora ve 8 kişilik mürettebata sahip Mother ancak saatte 8 km hıza çıkabiliyordu, yani yanında yürüyen askerden birazcık daha hızlıydı. 2,45 metre yüksekliğe, 28,4 ton ağırlığa ve 6-12 mm kalınlığında zırha sahipti. Aşırı iri ve hantal olmasının yanında koku, ses ve yaydığı sıcaklık büyük bir dezavantaj yaratıyordu.

      Diğer yandan Fransızlar da menzili kısa olan toplar verimsiz kalınca tank üretme fikrine cazip bakmaya başlamıştı. Savaş stratejilerini, topları her tür arazide gidebilen bir aracın üzerine yerleştiren galiptir, olarak belirlemişlerdi. 1916’da görücüye çıkan ilk Fransız tankı Schneider CA1, dikenli teller arasından piyadeler için geçişler açmak ve Alman makineli tüfek yuvalarını bastırmayı hedefleyen bir tanktı. Çoğu eski tank gibi Schneider da basit zırha sahip bir kutu gibi tasarlanmıştı ve iç alanı bölümlere ayrılmamıştı. Ana silahıysa 75 mm’lik kısa bir toptu. 13,6 ton ağırlığı, 6,32 metre uzunluğu ve 6,30 metre yüksekliğe sahip bu tank, 6 kişilik mürettebatıyla saatte 8,1 km hız yapabiliyordu.

      1. Dünya Savaşı’nda sahaya çıkan ikinci Fransız tankı, 1917’de üretilmeye başlayan Saint-Chamond tankıydı. 6 mm kalınlığında son derece zayıf bir zırha ve 75 mm’lik dönen bir topa sahipti. Bu kadar büyük bir silah elbette tankın dengesini bozacaktı. Saint-Chamond tankının uç kısmı, paletlerden 2,5 metre ilerideydi bu yüzden de hendekleri aşmakta müthiş zorlanan bir tanktı. 23 ton ağırlığında ve 8 kişilik mürettebata sahipti. Çıkabildiği maksimum hız saatte 12 km olan bu tank, ağır zırhlı ve taretli araç tanımına pek uymuyordu.

panzer takın

      Sonuç olarak Fransızlar hedeften baya uzakta; ağır yaralı askerler, arızalanmış motorlar, yola saplanmış ve yeni paletlere ihtiyaç duyan tanklarla dolu bir tabloyla karşı karşıya kaldılar. Bu başarısız girişimlerden sonra Fransız ordusu Renault ile anlaşarak Renault FT’yi üretti. Dönemin tanklarından tamamen farklı olan Renault FT, sürücü ve nişancı olmak üzere 2 adamla çalışan ve küçük bir tasarıma sahipti. Silah, dönen bir tarette bulunuyordu. Bu özellikleri tankın giderken her yöne ateş edebilmesi avantajını sağlıyordu. Renault FT 6,5 ton ağırlığı, 2,14 metre yüksekliği ve 5 metre uzunluğu ile tarihteki en devrimci ve etkili tank tasarımları arasında yer alan bir Fransız hafif tankıydı. Hatta bazı zırhlı savaş tarihçileri, Renault FT‘yi dünyanın ilk modern tankı olarak adlandırdı.

      Tanklar savaşta adeta korkutucu bir unsur haline gelmişti. Başrolü tank olan bir oyun… Dev bir metal kutu… Bu durum Almanları panik haline soktu. Topları son derece güçlüydü ve tankların zırhlarını paramparça ediyordu. Fakat panik hali onları tank üretmeye itti ve 1918’de ilk tank projeleri olan A7V’yi ürettiler. Britanya tanklarından daha hızlı, vurucu, korunaklı ve ağır bir tanktı. 1 top, 6 mitralyöz ve 18 kişilik timin çalışabileceği bir iç tasarıma sahipti. Komutan ve sürücünün görüş alanlarını genişleten, yüksek bir platformda konuşlanabileceği şekilde tasarlanmıştı. A7V, 7,34 m uzunluğunda, 3 metre genişliğinde ve 3,3 metre yüksekliğindeydi. Tankın yanlarında 20 mm, ön tarafında 30 mm ve çatıda 10 mm kalınlığında çelik plakalar vardı, bu plakalar makineli tüfek ve tüfek ateşini durdurmak için yeterliydi.

      “ARMOURED CARS IN ACTION” … “IRON HOUSES” … Yenilgiye rağmen Britanya basını tankları propaganda olarak kullandı. Gazetelere yapılan haberler, halkın ilgisini çekti ve bir anda tanklara olan hayranlık arttı. Her yere tank fotoğrafları asıldı, hatta tank oyuncakları bile satılmaya başlandı. Tanklar hem savaş aleti hem de teknolojik üstünlük olarak görüldü. Popülaritesi kullanılarak kampanyalar yapıldı. Tanklar, çeşitli isyanların bastırılması için şehir meydanlarına çekilip gözdağı amaçlı kullanıldı.                Sonuç olarak 1. Dünya Savaşı gibi tarihi derinden sarsan bir savaşta, tankların savaşın kaderiyle nasıl oynadığını ve devletlerin savaş içi ve dışında tankları hangi amaçlarla kullandığını sizlere göstermek istedim. Tüyler ürpertici tasarımları ve becerdiği işlerle, tankların gerçekten de tam bir mühendislik harikası olduğunu düşünmek pek de zor değil gibi.

Beğeneceğinizi düşündüğümüz yazılar