Sanat ve Atatürk

tarafından Deniz Özkan
0 yorum 98 görüntüleyenler

                                                      

Nefes almak, damarlarında nabzını hissetmek yaşamaya dair göstergelerdir. Peki insan yaşamını salt fiziksel, kimyasal süreçlere indirgemek; manevi ve ruhani olgulardan yoksun biyolojik bir makine olarak ele almak insanın bu dünyada insan olarak varoluşuna ters düşmez mi? İnsana yaşadığını hissettiren, varlığını bir anlamla tamamlamak için yolunu aydınlatan şeyler; hayal etmek, bir umuda tutunmak, sevmek, zarif bir çiçeğin, huzur veren bir melodinin, eşsiz bir manzaranın usulca ruhuna sızmasına izin vermek. Emek sarf etmeye değer yüce bir hedefin yolunda yürümek, ilham almak, ilham vermek değil midir?

            Sokrates binlerce yıl önce “Önemli olan yaşamak değil iyi yaşamaktır.” demiş. İyi bir yaşam ile kastedilen, insanın içine doğduğu ortam, kendi benliği, değer yargıları, maneviyatı ve hayal gücünden süzülerek meydana gelen, kişiye has, biricik bir anlam uğruna yaşam sürmek. Sahi, iyi bir yaşam nasıl olur, o anlamı nasıl inşa edebilir kişi? Estetik değerlerle ruhunu besleyerek, yaşama karşı incelikli, duyarlı bir bakış kazanarak yani sanata hayatında alan açarak. Çünkü sanat insana iç zenginliği sağlayan ve yaşamda insana tüm zorluklara karşı dimdik durma, direnme gücünü veren iç zenginliğidir.

            Anlamlı bir yaşamın, kuvvetli bir iç zenginliğinin bir ulusun geçmiş ve geleceğini nasıl şekillendirdiği bahsinin varacağı en kıymetli durak en karanlık dönemlerde özgür, adil, bağımsız, medeni bir toplum inşa etmenin hayali ve inancını büyüten, “Güzel sanatlarda muvaffak olmak bütün inkılaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.” sözleriyle sanatın anlamlı bir yaşam inşa etme niteliğinin yanı sıra bir milleti var eden en önemli unsurlardan biri olduğunu dile getiren Mustafa Kemal Atatürk’tür.

            Cehalete, çağdışılığa maruz bırakılmış ve itaat etmeye zorlanmış bir toplumun; zengin fikir dağarcığına ve aktif düşünce dünyasına sahip, bir kabuk gibi çepeçevre sarıp soluksuz bırakan kemikleşmiş dogmaları yıkmaya cesaret edebilen, sorgulamayı tercih eden aydınlık zihinlerle dolu bir topluma evrilmesinin ancak okumakla mümkün olduğunu çok genç yaşında idrak eden, okumaya, öğrenmeye aç benliğini kitaplarla doyuran biri o. Hayatı boyunca bu düsturu takip eden, edebiyatın sonsuz büyüsüne küçük yaşta kapılıp eline geçen her parayı kitaba yatıran, zihin cephanesi saydığı kitaplarını ateş altında, cephede dahi yanında bulunduran Atatürk; bu kitaplar sayesinde hürriyeti elde ettikten sonrasına dair ülkenin kültürel ve medeni anlamda da bağımsızlık kazanacağı günlerin hayal ve fikirlerini derinleştirmiş, Türk ulusu için uygar, kültürlü bir geleceği ideallerin en büyüğü saymıştır.

            Çağdaşlık yolunda kültür ve sanatın ışığı ile ilerlemenin önemini her daim dile getirmiş, kültür ve eğitim kurumu olan tiyatroyu toplumun yaşam pratiklerine yerleştirmek için büyük bir çaba sarf etmiştir. Tiyatroyu halkı eğitmek, tarih tezini desteklemek, milli ruhu ve anlayışı geliştirmek için bir vasıta olarak gören Atatürk tiyatroya dair görüşlerini “Tiyatro yalnız hoş vakit geçirme, bir eğlence aracı değildir. Bir ulusun fikir seviyesini, yaşayışını ve zevkini de yansıtan büyük bir sanat dalıdır.” sözleriyle ifade etmiştir.

            Sofya Ateşemiliterliği görevi sebebiyle Balkanlar’da bulunduğu, sanatın her dalına bilhassa operaya geniş zaman ayırdığı ve büyük bir ilgi beslediği yıllarda, izlediği “Tosca”, “Aida” gibi klasik opera eserlerine hayran kalmış, operayı Türk milletini yüksek medeniyet seviyesine getirmekteki önemli unsurlardan biri olarak görmüştür. Librettosu Münir Hayri Egeli tarafından kaleme alınan, bestesi Ahmet Adnan Saygun tarafından yapılan, Firdevsi’nin Şehname’sinden esinlenerek meydana getirilen, Türk-İran dostluğunun temellerini anlatan ve 1934’te ilk defa sergilenen Atatürk’ün hazırlattığı Özsoy Operası ilk Türk operası olma özelliğini taşır.

            Atatürk ilgisini Batı kaynaklı sanat eserlerinin yanı sıra Anadolu’dan yükselen seslere de yöneltmiş, yöresel türküler ile Türk sanat ve halk müziğini Safiye Ayla, Müzeyyen Senar gibi sevdiği sanatçılardan keyifle dinlemiş, “sarı zeybek” gibi halk oyunlarını büyük bir zevkle oynamıştır. En büyük tutkularından biri olan müzik alanında da eğitimli ve eğitimci insanların yetişmesi amacıyla Atatürk’ün teşvikiyle 1924’te ilk Musiki Muallim Mektebi açılmıştır.

Atatürk “Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” diyerek sanatın her alanında yetkin olmanın yüksek medeniyet seviyesine ulaşmaktaki önemini belirtmiş, bu doğrultuda sanatçılar desteklenmiş 1929’da oluşturulan daha sonra Nurullah Berk,Zeki Faik İzer, Abidin Dino gibi tanınmış ressamların da üyeleri arasına katılacağı cumhuriyetin ilk sanatçı topluluğu olan “Müstakil Ressam ve Heykeltraşlar Birliği” kurulmuştur.

            Defterine kara bir mürekkeple yoksulluk ve esaret yazılmış milletine bembeyaz, yepyeni bir sayfa hayali kuran, bu hayali yalnız şahsi fikirlerine dayandırmayıp sanat, kültür ve bilim ile şekillendiren, coğrafyanın ve çağın dinamiklerini yakalayıp aşmayı hedef edinerek bu hayalin yolunda Türk Milletine duyduğu inançla yürüyen Atatürk, bir milleti aydınlığa taşıyan büyük hedeflerle dolu anlamlı bir yaşama, karşılaştığı tüm zorluklarda demirden bir zırh gibi onu koruyup ayakta tutan kuvvetli bir iç zenginliğine sanata beslediği sevgi, saygı ve tutku ile sahip olmuştur.

            Sanat Atatürk’ün yolunda onun gibi ilerlememize imkân tanır, zihinleri putlardan, kalpleri karanlıktan arındırır. Aynı gökyüzü altında dilimize, inancımıza, ırkımıza, rengimize bakmadan bir arada yaşamanın anahtarını taşır çünkü sanat özgürleştirir.

                                                                                            Deniz Özkan

(Kaynakça: Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler-Afet İnan-İş Bankası Kültür Yayınları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk-İlber Ortaylı-Kronik Kitap, Her Yönüyle Atatürk-Mehmet Işık-Yakamoz Yayınları)

Beğeneceğinizi düşündüğümüz yazılar