GIDA EGEMENLİĞİ ve TÜRKİYE

tarafından Kadir Uteş
0 yorum 408 görüntüleyenler

Besinsiz Neslin Nesin Savaşı

İnsan, varlığını sürdürebilmek için belirli ihtiyaçlarını gidermek zorundadır. Bu ihtiyaçlardan biri de beslenmedir. İnsanoğlu çağlar boyunca beslenebilmek için bir arayış içinde olmuştur. Çok eski dönemlerde avcılık ve toplayıcılıkla gıda temin eden insanlık, zaman içerisinde tarım toplumları oluşturarak yerleşik yaşama geçmiştir.

Yaklaşık iki asır öncesine kadar süregelen bu durum sanayi devrimi sonucunda farklı bir şekle evrildi. Tarım toplumlarında insanlar köylerde yaşayarak kendisi ve yakın çevresi için gıda üretirdi. Ancak sanayi devrimi ile birlikte insanlar şehirlere göç etmeye başladı. Kentsel nüfusun hızlı bir biçimde artması pek çok sorunu beraberinde getirdi.

Bunlardan biri de şehirde yaşayanlara yiyecek bulunmasıydı. Bu sorunu çözmek için yapılması gereken çiftçi ve birim alan başına üretilen tarımsal ürün miktarının artırılması ve gıdanın tüketileceği yere ulaştırılmasıydı. İki yüz yıl öncesinden günümüze kadar şehirlere gıda temini konusunda temelde değişen hiçbir şey olmadı.

Gıda temini:

Sanayi devriminden günümüze kadar kırsaldan kente göç devam etti. Özellikle II. Dünya Savaşı’nın ardından bu göçün hızı daha da arttı. Gelişen teknoloji ve yaşam standartları ortalama yaşam süresini ve nüfusu artırdı. Geometrik artan nüfus ve artan gelir düzeyi gelecekte yaşayacak insanların daha çok et, süt, çikolata ve kahve talep etmesi anlamına geliyor.

Bu isteklere cevap verilebilmesi için birim alandan elde edilen tarımsal verimin 2050 yılına kadar  1,6 katına  çıkarılması gerekiyor. Yani hata yapma lüksümüz yok. Bu verim artışının sağlanabilmesi için yapılması gereken şey endüstriyel tarım yöntemlerinin etkili biçimde uygulanması ve yapılacak tüm tarım yatırımlarının ivedilikle planlanarak etkili bir gelecek projeksiyonunun ortaya konmasıdır.

Fakat tarımı daha endüstriyel hale getirmek  günümüzde bile var olan açlık ve kaliteli gıdaya erişim sorununu çözmeyi  garanti edecek mi sorusunun cevabını net olarak vermek pek de mümkün görünmüyor. Çünkü tek sorun gıda üretiminin yeterli olup olmamasından kaynaklanmıyor.

Tohum temini, sürdürülebilir ve çevreye duyarlı şekilde yapılan tarım, elde edilen ürünlerin insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde muhafaza edilmesi, son tüketiciye zamanında ve erişilebilir fiyatlarla ulaştırılması bir bütün olarak ele alınması gereken şeyler.

Gıda:

İşte bu noktada karşımıza iki kavram çıkıyor:

Bunlardan biri gıda güvenliği, diğeri de gıda güvencesi. Bu iki kavram sıklıkla karıştırılan ve zaman zaman birbiri yerine kullanılan kavramlar.  Gıda güvenliği (food safety) gıdaların hasadı, taşınması, işlenmesi, hazırlanması, depolanması ve son tüketiciye sunulması sürecinde gıda kaynaklı rahatsızlıklara ya da hastalıklara neden olan fiziksel, biyolojik ve kimyasal nitelikteki çeşitli risk unsurlarını önleyecek, zararsız kılacak ya da elimine edecek yaklaşımları ele alan bir kavramdır.

http://ziraatdergi.gop.edu.tr/Makaleler/770441803_132-141.pdf

Gıda güvencesi (food security)  ise bir toplumun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için yeteri miktarda ve ulaşılabilir gıda maddeleri üretme yeteneğine ve üretilen gıdalara erişiminin sürekliliğine vurgu yapan bir kavramdır. 

Bu iki kavramın tek bir potada eritilerek bir bütün olarak ele alındığı kavram ise gıda egemenliğidir. Gıda güvenliğini ve gıda güvencesini sağlamayı başarabilen uluslar gıda egemenliğini sağlamış olurlar. Yani bir ulusun egemenliğinin koşullarından biri gıda egemenliğidir.

Ancak bunu sağlamak göründüğünden daha zordur. Uygun planlama ve uzun vadeli tarım politikaları gıda egemenliği  için olmazsa olmazdır.

Doksanlı yıllara kadar tarımsal açıdan kendi kendine yetebilen ülkemiz gerek iklim değişikliğinin getirdiği zorlu koşullar gerek kırsaldan kente göç şeklinde kendini gösteren demografik değişim gerekse de yetersiz kalan tarımı destekleme politikaları nedeniyle kendi kendine yetememektedir.

Üretimde yaşanan aksaklıklar nedeniyle fiyatı artan gıdalar ithalat yoluyla ikame edilmekte ve çiftçi zor durumda kalmaktadır. Maalesef ülkemizdeki çiftçi sayısı hızla azalmaktadır. Çiftçilik gençler arasında rağbet gören bir meslek olmaktan hızla uzaklaşmaktadır. Türkiye’de çiftçilerin ortalama yaşı 54’tür. Bu durum önümüzdeki birkaç on yıl içerisinde ülkemizi daha büyük bir gıda krizine sürükleyebilir.

İklim değişikliği ve kıtlık:

Ayrıca ülkemiz küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden biridir. Artan nüfus ve değişen yağış rejimi Türkiye’de kişi başına kullanılabilir su miktarını hızla azaltmaktadır. Çeşitli önlemler alınsa da zaman zaman su kıtlığı ulusal medyada gündem olacak düzeye gelebilmektedir.

Gelecekte yaşanacak olası su kıtlıkları tarımsal üretimde de stres yaşanmasına neden olabilir. Bu doğrultuda gıda egemenliğinin bir ulusal güvenlik meselesi olarak ele alınması ve gerekli tedbirlerin hızla uygulanması elzemdir.

Çiftçilerin üretim maliyetlerini azaltmak, tarımsal teşvik mekanizmasını geliştirmek ve tarımsal destek miktarlarını artırmak, çiftçiliği popüler ve karlı bir iş kolu  haline getirmek, gençleri çiftçiliğe özendirici politikalar üretmek ve mevcut politikaların etkili biçimde ortaya konmasını sağlamak gıda egemenliğimiz için hayati önem arz etmektedir. 

Bunların dışında yerel, sürdürülebilir ve karbon ayak izi düşük gıda üretimini geliştirmek, büyük yerleşim merkezlerinin yakınında yapılacak tarımsal üretimi artırmak, gıda nakliyesi için etkin bir lojistik altyapısı oluşturmak etkili olabilecek çözümlerdir. Bunların dışında gıda israfını önlemek önemlidir ve  Tarım ve Orman Bakanlığının bu konuda  çeşitli projeleri mevcuttur. 

Sonuç olarak gıda egemenliğini tesis etmek için mevcut projeler iyileştirilmeli, gerekliyse yeni projeler ortaya konulmalı,  çiftçilik daha saygın ve karlı bir meslek haline getirilmeli ve de gelecekte yaşanması muhtemel iklim krizine karşı hem halkımız bilinçlendirilmeli hem de tohumdan çatala kadarki süreçte teknolojinin bütün nimetlerinden faydalanılmalıdır.

Bu sayede verimli, sürdürülebilir, erişilebilir ve bağımsız gıda egemenliğine sahip olabilir, gıda konusunda tekrar kendi kendine yetebilen bir ülke olabiliriz.

 

 

 

KAYNAKLAR:

https://www.yarininsuyu.com/

https://arastirma.tarimorman.gov.tr/ttae/Haber/24/Yeni-Ekmeklik-Bugday-Cesidimiz-Kopru-Ismiyle-Tescil-Edildi

https://m.bianet.org/bianet/siyaset/197364-gida-guvenligi-gida-guvencesi-ve-gida-egemenligi-kavramlari-uzerine

Beğeneceğinizi düşündüğümüz yazılar